Lakers'ın halini, Anthony Davis'in kaşlarını, NBA'in en iyi ve en kötü GM'leri
En iyi ve en kötü GM'ler
30- Billy King. (Nets) Bundan 9-10 sene önce olsa kötü GM yazmak daha kolay olurdu. Nerede o Isiah Thomas’lar, David Kahn’lar, Kevin McHale’ler. Artık en kötü GM bile “Ne var ya tanking yapıyoruz?” deyip kurtarabiliyor kendini. İyi ki o neslin temsilcisi, saçmalıkların son neferi Billy King dimdik ayakta. Uzun uzun yazmaya gerek yok, sadece şunu söyleyeyim: Hiç fena draftçı değildir. Iguodala ve Thad Young’ı çıkarmış adam sonuçta.
29- Ernie Grunfeld. (Wizards) Biliyorum, Wizards Doğu’nun en iyi 4-5 takımından biri şu anda. Ama Allah aşkına şu draft listesine bir bakın: Jason Collier (15. Sıra, 2000), Marcus Haislip (13. Sıra, 2002), TJ Ford (8. Sıra, 2003), Oleksiy Pecherov (18. Sıra, 2006), Jan Vesely (6. Sıra, 2011), Otto Porter (3. Sıra, 2014). Janice sesiyle: OH. MY. GOD. Yanına bir de Nick Young-JaVale McGee-Anday Blatche’li takımı ekleyin. Şahane komedi dizisi.
28- Phil Jackson. (Knicks) Bu satırları yazarken bilgisayara yıldırım düştü, üzgünüm uzun uzun yazamayacağım, sağlığımdan endişe ediyorum. Şunu söylemek yeterli: Phil Baba’nın basketbol felsefesi , 19. Yüzyılın romantizminden bile daha eski artık.
3- Pat Riley. (Heat) Çok iyi bir draftçı değil aslında, özellikle Avrupa scouting’i konusunda da sağlam değil. Ancak çok farklı bir havası var adamın. Sürekli en yükseği hedefliyor, kimsenin aklına gelmeyen şeyler deniyor. Örneğin zerre cap’i yokken LaMarcus Aldridge’den görüşme koparması. Bir de tuttuğu adamı asla bırakmıyor, güven yayıyor etrafına, video koordinatörlüğünden alıp NBA’in en iyi koçlarından birine dönüştürdüğü Spoelstra gibi. Miami Mafyası muhabbeti boşuna değil.
2- Daryl Morey. (Rockets) Anlatacak çok fazla bir şey yok. Adama soygunculuktan dava açsalar en az 10 yıl yer. James Harden takasında Sam Presti’ye Messi’nin karşısındaki Boateng muamelesi yaptı. Dwight Howard’ı Dallas ve Los Angeles’ın elinden kaptı. Boş hamlesi yok. Moreyball bir dehanın hikayesi ve tüm NBA ana yemeğin yanındaki salata.
1- R. C. Buford. (Spurs) Kararları Pop’la birlikte alıyorlar evet, ama Buford her konuda NBA eğrisinin o kadar önünde ki insan hayran kalmadan edemiyor. Takım Duncan döneminin başından beri aynı seviyeyi korumayı başarıyor; bunun NBA sisteminde ne kadar zor olduğunu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. Sürekli 1. Ve 2. Turun sonundan seçmek zorunda olan Spurs’ün neredeyse boş hamlesi yok. Sadece draft değil, küçük çaplı free agent’ların birçoğundan da maksimum verimi almayı başardılar; Rasho Nesterovic’ten, Danny Green’e kadar. Yıllar sonra cap’leri açıldığında free agency’den LaMarcus Aldridge’le çıktılar. Dünyanın en iyi organizasyonuna hoş geldiniz.
Anthony Davis gerçekten gay mi? 2-J. Randle ve D’Angelo Russel Lakers’ın Kobe’den sonra gelecekleri olur mu yoksa free’den yıldız oyuncu mu alırlar?
Anthony Davis’le ilgili gay olduğunu açıkladığına dair çıkan haberlerin hiçbir aslı yok. Gerçekten gay mi peki? Bilmiyorum haliyle. Ama bu tür bir kırılma noktası yaşamak zorunluluk oldu, özellikle ABD için. Daha önce gay olduğunu açıklayan iki NBA oyuncusu var: Jason Collins ve John Amaechi. Aşırı maçolukla yoğrulmuş Amerikan sporlarında Anthony Davis ya da onun kalibresinde bir başka star’ın oyunculuk kariyerine devam ederken gay olduğunu açıklaması saçma sapan önyargıların kırılması için çok önemli. Umarım bir gün, gerçekten böyle bir şey açıklanır.
Lakers’la ilgili niye “Şu yol mu bu yol mu?” diye bir seçenek zorunluluğu olması gerekirmiş gibi bir algı var? Niye ikisi birden olmuyor? Olabilecek en ideal şey, draft’tan belli bir çekirdek oluşturup, onlar daha çaylak kontratlarındayken, yani cap açıkken, gençleri hem free agent hamleleriyle, hem de takaslarla desteklemek. Warriors’ın şampiyonluk kadrosunu oluştururken yaptığı gibi. Curry, Thompson, Draymond ve Barnes draft seçimleri, Bogut ve Iguodala takasla geldiler. Genelde takımlar Thunder gibi her draft’ta gol atmıyorlar, sadece draft’tan şampiyonluk kadrosu oluşturabilmek 40 yılda 1 olacak bir şey.
Anthony Davis kaşlarını ne zaman alacak?
Bahisler açıldı. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde:
Anthony Davis kaşlarını aldırır: Evet 2.40, Hayır 1.50
James Harden sakallarını keser: Hayır 1.20, Evet 3.00
JaVale McGee Shaqtin’ A Fool’a çıkmaz: Hayır 1.05, Evet 9.00
Adam Silver saç ektirir: Evet 1.33, Hayır 2.60
Sixers tanking yapmayı bırakır: Evet 1.01, Evet 26.00
Ben olsam Harden’ın sakallarını kesmesine oynardım, sanki bir şampiyonluk sonrası öyle bir şey yapabilir.
Mid level exception, bird right ve luxury tax nedir?
Bu sıkıcı, uzun uzun yazmayı gerektiren ve ülkemizde pek bilinmeyen bir konu. Bizde en yakından takip ettiğini iddia eden insan bile futbol transferi mantığıyla: “Lakers zengin takım ya, kimi isterse alır, cap de neymiş,” diyebiliyor. Olabilecek en sade şekilde:
Bir salary cap var. Bu sezon 70 milyon dolar. Takımların verdiği toplam maaşın 70 milyon doları geçmesi yasak. İstisnai kontratlar hariç. İstisnai kontratlardan sonra cap’i geçtikten sonra ise lüks vergisi sınırı var, takımların bu sınırı ne kadar geçtiğine göre, ödedikleri vergi de katlanarak artıyor. Önümüzdeki sezon lüks vergisi sınırı da 84,75 MD.
Cap’in üstüne çıkmayı sağlayan istisnai kontratlardan önemli olanları:
Bird Kontratı (Bird Rights): Tahmin edilebileceği üzere Celtics efsanesi Larry Bird’den almış adını. Takımların kendi oyuncularıyla sözleşme yenileyerek, cap’in üstüne çıkabilmelerini sağlıyor. Maksimum kontrata kadar yolu var. Tek şart, oyuncunun 3 sene boyunca free agency’de yeni bir takıma gitmemiş olması. Takas olsa bile Bird Right’ı kalıyor. Basit bir örnek vereyim. Diyelim Spurs’ün oyuncularına ödediği toplam maaş 56 MD, LaMarcus Aldridge için 14 MD’den fazlasını veremeyeceklerdi. Ancak söz konusu Tim Duncan olsa istedikleri gibi kontrat verip 70 MD’nin üstüne çıkma hakları olacaktı.
Mid-Level Exception: Her takıma verilen istisnai kontrat hakkı. 2014-2015 yılında Cap’in üstünde olup lüks vergisi sınırının altında olan takımlar için 5,3 MD; lüks vergisinin üstünde olan takımlar için 3,3 MD; cap’in altında olan takımlar içinse 2,5 MD idi. Örneğin Clippers, 13/14 yazında Jamal Crawford’ı MLE’yle 3 yıllığına imzalamıştı.
Rookie Exception: İstisnai kontratlara takımların çaylakları da dahil, onları imzalayıp cap’in üstünde hareket etme hakları var.
İstisnai kontratlara iki yıllık kontratlar (Yaklaşık 1,6 MD), veteran minimum (Oyuncuya göre değişir, ortalama 1,4 MD), sakat oyuncu kontratı gibi durumlar da dahil ancak onlar çok detay.
Kısacası NBA’de “İsteyen istediğini alır,” gibi bir durum asla söz konusu değil, inanılmaz matematik hesaplar, takım sahiplerinin lüks vergisi ödemek istememesi, hangi oyuncunun kontratının ne zaman imzalanacağı gibi acayip teknik detaylar var. Bu CBA işi bir derya deniz. Bir gün üşenmezsem tamamını yazarım.
Ne olacak bu Lakers’ın hali?
Aslında bunun normalleşmiş olması lazımdı, şöyle açıklamaya çalışayım: NBA’ın işletim sistemi uzun vadede tüm takımlara eşit şans tanıyor. Bütün bu cap sistemi, başarısız takımların draft haklarıyla ödüllendirilmesi NBA’in eşit şans dağılımına verdiği önemden kaynaklanıyor. Bu sistemde herhangi bir takımın 10-15 sezon boyunca üst düzeyde kalması imkansız.
Tabii bu imkansızlığı büken, aşırı iyi yönetilen ya da şanslı diyebileceğimiz takımlar çıkıyor ortaya; Spurs, Mavs veya Lakers gibi. Üç takımın da ortak özelliği franchise oyuncularını koruyup uzun süre üst düzeyde oynatabilmiş olmaları. (Duncan, Nowitzki, Kobe.) Ancak bu sistemde her takım bir noktada dibi görmek zorunda. Lakers’ta o dipte şu anda. Özellikle 90 doğumlular jenerasyonu için Lakers özelinde bunu anlamlandırmak zor, biliyorum. Kobe-Shaq’ten Kobe-Gasol’a geçiş acılı ama kısa oldu örneğin. Şimdi o acılı geçişin uzun versiyonu başladı. Ancak en azından birkaç doğru hamle geldi Lakers’tan; Jordan Clarkson ve D’angelo Russell’ın seçimleri ya da bu sezon Roy Hibbert kumarı gibi.
Lakers’ın bu geçiş sürecini hızlandırmak için yapması gereken bir şey var yalnız: Takımla ilgili karar alıcıları mutlaka azaltmaları gerekiyor. Takımın sahibi Dr. Jerry Buss öldükten sonra meydan oğlu Jim Buss’a kaldı. Önce Phil Jackson/Mike D’antoni seçimi sırasında kendisinden çok daha fazla basketbol bilen Jeannie Buss’ı uzaklaştırdı. Söylentiye göre Mitch Kupchak’le hiç anlaşamıyor, üstelik Magic Johnson’la da arasını açtı. Bahsi geçen 4 kişinin tamamı öyle ya da böyle söz sahibi Lakers’ın hamlelerinde. Bu çok başlılık geçtiğimiz sezon garip kararlarla sonuçlanmıştı, bu offseason da farklı olmadı. Bir yerlerde, Dr. Jerry Buss’ın ruhu acı çekiyor.
0 yorum: